okunma
yapmaz bunu, topu her zaman olduğu gibi özel sektöre atar. Ancak gelin görün ki, bürokrasi hazretleri onların önüne olmadık engeller koyar. Ruhsat vermezler, izin vermezler, hastane-oteli ellerindeki kitaba uyduramaz, otel içinde açılan poliklinikleri sağlık kurumu saymazlar. Sizin anlayacağınız bu tür işlere para yatırıp ülke kalkınmasına destek verecek insanların burnundan getirirler, hem de fitil fitil…Hafta sonu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Kazım Doğan’ın kahvaltı davetine katıldık. TEAMDER Başkanı Prof. Dr. İlhan Gölbaşı ve akademisyen arkadaşları, AYÇOV Vakfı Başkanı Canan Tungar ve yöneticilerle Dr. Doğan’ın eşi Kardiyolog Dr. Aynur Doğan’la birlikte işlettikleri Duacı Mahallesindeki Ayka Vital Bütünleyici Sağlık Merkezi’ni de görme şansı yakaladık.Muhteşem bir tesis. Hem hastane, hem 4 yıldızlı otel…Doğan çifti, ‘her kesimin hizmet alabileceği bir yaşam alanı yaratmak istedik’ diye mütevazi davranıyorlar ama, 15 dönümlük alanda sağlıklı yaşam için her şey var. Otel bölümünde; balo salonundan toplantı salonlarına, lokantada açık-kapalı yüzme havuzuna, SPA ve sağlık merkezinden sinema salonuna, market’den çamaşırhaneye kadar akla gelebilen her türlü konforu barındırıyor. 17 adet süit oda da her türlü konfor var. Üstelik şehrin bir adım dışında, ormanın da tam içinde…Tesiste; ‘Hem tatil hem sağlık’’ sloganı ile yaşlılık tedavileri, Bağımlılara ve engellilere yönelik rehabilitasyon ve terapi programları uygulanıyor. Bağımlılar için ayrıca psikiyatrik ve fiziksel terapi de var. Hayali gerçek oluyor.Aykavital’i kelimelerle anlatmak çok zor, görmek gerekir. Bu nedenle tanıtımı geçip asıl anlatmak istediğim konuya geçelim…Efemdim; Dr. Kazım Doğan, şehir gürültüsünden uzak bir ev ararken bulmuş bu araziyi… 15 dönüm, ormanla burun buruna müthiş bir doğa… Burada ev yapma kararından vazgeçip mesleği ile ilgili ve sosyal sorumluluk anlayışı ile topluma da bir hizmet verebileceği, kentinin ve ülkesinin kalkınmasına da katkı verecek uluslararası bağlantıları olabilecek bir tesis kurmaya karar veriyor.
Hayalini gerçekleştiriyor da… Devletin yöneticileri bir yandan otel yapımını teşvik ederken, diğer yandan sağlık turizminin yabancıya sadece deniz ve kum satmak yerine çok daha fazla döviz getirici bir yatırım olarak gösteriyorlar. Dr. Kazım Doğan da bunu gerçekleştiriyor, sağlık turizmine hizmet verecek hem hastane, hem otel projesini, uzun yıllar araştırmalar sonucu hayata geçiriyor. 41 kişiden oluşan bir uzman kadrosu, işini bilen ehil insanlar bir araya gelerek kolları sıvıyorlar… Karış karış AvrupaDr. kazım Doğan tesisin tanıtımı için yurt dışında adeta karargâh kuruyor. Sağlıklı yaşam için vatandaşını yurt dışına, daha güneşli ülkelere gönderen ülke devletlerinin açtığı ihalelere katlıyor. Yavaş yavaş yabancılar tesise gelmeye, adını Avrupa’da duyurmaya başlıyor. İsveç Hükümeti tarafından bu başarılı projesi için ödüllendiriliyor. Tabii ki, Sağlık Turizmine yatırımcıyı teşvik eden ne Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ne de Sağlık Bakanlığı’nın bundan haberleri yok… Diğer Avrupa ve İskandinav ülkeleri ile anlaşmalar yapıyor. Gel gelelim pandemi ile birlikte bıçak gibi kesiliyor müşteri… Onlar da iç turizme yönelip, sağlık Bakanlığı ile görüşmelere başlıyorlar. Bir hastanede olması gereken, ya da kendi tedavileri ile ilgili teknolojinin tüm imkanlarına sahipken, bakanlık bu tesiste yapılacak tedavilere özel hastanelere uygulamakta olduğu ödemeleri yapamıyor… Çünkü yönetmeliğe göre bu tesis hastane değil, ama hastane hizmeti veriyor… Yine yönetmeliklere göre otel değil, otelde sağlık hizmeti verebilecek tesisimiz ve uymak zorunda olduğumuz bir yönetmelik yok… Sizin anlayacağınız verdikleri hizmetle insanları tedavi eden tesisten yararlanmak isteyen vatandaş, parasını kendi cebinden verecek.
Bürokrasi hazretleri böyle diyor. Herkese böyle dese o’na da razı olacağız ama, bu iki idealist doktor yandaşlığı becerek tipte değiller… Neyse; Dünyada böyle mi? Hayır. Avrupa’da böyle mi? Değil. Çünkü batılı ülkelerde, hatta Küba gibi komünist ülkelerde her şey para ile olabilir ama sağlık ve eğitim ücretsizdir. Bu iki önemli konu devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve insanın yaşama hakkının en önemli unsurları olduğu için de masrafları Devlet tarafından karşılanır. Buna bir Norveç örneği verelim isterseniz;Norveç’de insanlar güneşi çok az görüyor. Sürekli yağışlı ve havanın kapalı olması nedeniyle yaşlılar bunalıma giriyor, psikiyatrik tedavi almak zorunda kalıyorlar. Devlet bu masraftan kurtulmak için yaşlılarını tüm masraflarını yılın 8 ayı karşılamak üzere onları Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere gönderiyor. Bu yaşlılar, gittikleri ülkelerde kendi ceplerinden de güzellik ve estetik için diş ve göz ameliyatlarını da oluyorlar. Otellere ödedikleri ücret ise normal turistin en az beş katı…
Eee o zaman sen ne yapıyorsun? Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak sen yatırımcıları sağlık turizmi yap, tesis kur diyerek yönlendiriyorsun, ama kendi vatandaşın burada tedavi gördüğünde özel hastanelere uyguladığın yöntemi bu tür yatırımlara uygulamıyorsun…Bu nasıl bir iş demeyin.Türkiye’de her şey oluyor, bir gecede Yasa değişirken Dr. Aynur ve Dr. kazım Doğan çiftinin bu tesisi ne sağlık hizmeti veren bir hastane, ne de turizm hizmeti veren bir otel gibi görünmüyor, görülmek istenmiyor… Oysa katkı payını kendisi ödeyerek yaşlılar, engelliler, bağımlılar bu cennet köşede tedavi olamazlar mı? Bir Devlet vatandaşına bunu nasıl reva görür?Son söz: Liyakatin yok sayıldığı bir ülkede bürokrasi bu kadar çetrefilli olup, emir-komuta zincirine bağlanınca bu ülkenin kalkınmasına ve girişimci iş insanı yetişmesine imkân olamaz. Devlet yönetenler, hükümet edenler lütfen göreve gelirken söz verdiğiniz gibi bu kağıt-kürekten ve liyakatsiz insanların yoğunlukta olduğu bürokrasiden bu ülkeyi kurtarın… Artık iş insanlarının sesine kulak verin…
https://www.antalyabugun.com.tr/tr/makale/aykavital-ve-saglik-turizmi-26852.html
Facebook Yorumları